Çernobil, dünyanın şimdiye kadarki en büyük nükleer kazası. Etkileri Türkiye'de hissedilmişti.
Kazanın ardından 'likidator' olarak adlandırılan 600 bin zorunlu gönüllü (nükleer tesis ve itfaiye görevlilerinden sonra zorunlu olarak görev yapması istenen kişiler) felaketin etkilerini en aza indirmek görev aldı.
Kaza sırasında tesiste görev yapan 134 kişi radyoaktif sızıntıdan yüksek derecede etkilendi ve bu tesis çalışanlarında kalıcı radyoaktif hastalıkları yol açtı.
Bu kişilerden 28'i kazadan bir süre sonra hayatını kaybetti. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yaklaşık 2 bin 200 çalışanın radyoaktif sızıntının zararları yüzünden zamanından erken öleceğini tahmin ediyor.
Rusya, Ukrayna ve Belarus'ta 1990 yılından beri tiroid bezi kanseri teşhisi konan vakaların sayısı 6 bini aşmış durumda.
Bu, istatiksel olarak beklentilerin üzerinde. Uzmanlar, tiroid kanseri tedavisinin kolay olması nedeniyle bu hastalığa yakalananların sadece yüzde 1'inin hayatını kaybettiğine dikkat çekiyor.
Öte yandan DSÖ'nün tespit ettiği tiroid bezi kanseri vakaları ile kazadan etkilenen diğer bölgelerdeki kanser hastalığının artış oranı saptanamıyor.
Uzmanlar ölçülebilir vakalarla tahminlerin birbirinden ayrılması gerektiğine dikkat çekiyor. DSÖ'nün yaptığı model hesaplamalar, likitadörler ve kazanın meydana geldiği bölgedeki çevre sakinlerini kapsıyor.
Ukrayna parlamentosu Yüksek Rada vekili Sergey Şahov, Ukrayna’da faaliyet gösteren bazı işletmelerde gerçek bir ekolojik felakete yol açmaya yetecek tehlikeye karşı uyardı.
Bazı işletmelerde ve özellikle Zaporojye Nükleer Santrali’nde yaşanabilecek bir çevre felaketinin büyüklüğünün Çernobil’de meydana gelen kaza ile karşılaştırılabilir olduğunu savunan Şahov, bu tür işletmelerde çalışan kişilerin sıklıkla kendisine başvurarak, denetimsizlik sonucu ve sorumlu kurumların kontrol sağlamaması nedeniyle meydana gelen çeşitli tehlikeli durumlar hakkında bilgi verdiklerini anlattı:
“Böylelikle bu işletmeler mini Çernobil, saatli bomba haline geliyor. Ukrayna’da her adımda çevre faciası söz konusu.”