Muhyiddin İbnü’l Arabi kimdir ve hayatı? Diriliş Ertuğrul'la gündeme gelen İbnü’l Arabi nasıl öldü

Muhyiddin İbnü’l Arabi kimdir ve hayatı? Diriliş Ertuğrul'la gündeme gelen İbnü’l Arabi nasıl öldü

Muhyiddin İbnü’l Arabi kimdir sorusunun yanıtı ve İbnü’l Arabi'nin hayat Diriliş Ertuğrul dizisinden sonra merak edilmeye başlandı. Televizyon izleyicileri TRT'nin Diriliş dizisinde Osman Soykut'un canlandırdığı Muhyiddin İbnü’l Arabi’yi araştırmaya başladı. Muhyiddin İbnü’l Arabi kimdir? Osmanlı Devleti’ndeki yeri nedir? İbnü’l Arabi nasıl öldü? İşte tüm merak edilenlerin yanıtı.

Muhyiddin İbnü’l Arabi kimdir ve hayat hakkındaki detaylar  Diriliş Ertuğrul dizisinden sonra diziyi izleyenler tarafından merak edilmeye başlandı. Peki İbnü’l Arabi nasıl öldü? İbnü’l Arabi'nin Osmanlı devletine dair kehanetleri nelerdir? Diriliş Ertuğrul'da  İbnü’l Arabikarekterine Osman Soykut hayat veriyor. 

Diriliş Ertuğrul dizisinde Osmanlı Devletine dair kehanetleri ile gündeme gelen İbnü’l Arabi  kimdir? İbnü’l Arabi nasıl öldü? İbnü’l Arabi'nin hayatı ve kehanetleri nelerdir? TRT 1 ekranlarının en sevilen dizisi Diriliş Ertuğrul’da karşımıza çıkan Muhyiddin İbnü’l Arabi’yi Osmanlı Devletini ve zaferlerini müjdeleyen kehanetlerde bulunmasıyla tanıyoruz. Muhyiddin-i Arabi Hazretleri, sadece Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan bahsetmemiş, Osmanlılar devrinde meydana gelecek pek çok olayı asırlar öncesinden aynen haber vermiştir. Şam ile Mısır’ın fethedilip, Yavuz Sultan Selim’in Şam’a girmesiyle kendi kabrinin ortaya çıkarılacağını; Hafız Paşa’nın, dokuz ay boyunca kuşatmasına rağmen Bağdat’ı alamayıp, fethin 40 gün içinde IV. Murad’a nasip olacağı; Sultan Abdülaziz’in katledileceği gibi daha bir çok hadiseyi rumuzlu (manası gizli işaretler) bir biçimde bildirmiştir. İstanbul’un fethi öncesinde bile ‘’Allah bir yiğit çıkarır onun evlatları Konstantinopolis'i fetheder’’ demiştir..

İbnül Arabi, TRT 1 ekranlarında yayınlanan Diriliş Ertuğrul dizisinin gündeminde yer aldı. Dizide Ertuğrul Gazi'ye kalenin fethi hakkında önemli söylemlerde bulunan İbn-i Arabi, diziyi seyredenler tarafından sorgulanmaya başlandı. Peki, İbn-i Arabi kimdir ve kaç yaşındadır? İşte dizinin gündeminde yer alan isim hakkında bazı bilgiler..

18-03/08/ibnul-arabinin-hayati.jpg

İBNÜ'L ARABİ KİMDİR?

İbnül Arabi, Hicri Takvime göre 27 Ramazan 560 tarihinde İspanya'nın Murcia kentinde dünyaya geldi.

Bilinmeyen bir sebeple 8 yaşında ailesiyle birlikte İşbiliye’ye (bugünkü Sevilla) geldi (muhtemelen babasının memuriyeti nedeniyle). Ailesi Arap Tayy kabilesine mensuptu. Yakın cedleri hakkında fazla bir şey bilinmiyorsa da, anne ve baba tarafından nüfuz ve itibar sahibi kimseler olduğu anlaşılıyor. Akrabaları arasında tasavvufî bilgilere sahip kimseler vardı.

İlk tahsilini bu şehirde yaptı, uzun bir süre burada kaldı. Çocuk yaşlarında 'Ahmed İbnu’l-Esirî' adında genç bir Sufi ile arkadaş oldu. Hakkındaki kayıtlara göre İbnu'l-Arabî, bu tahsil sırasında bir aralık Halvet'e çekilen İbnu'l-Arabi, halvetinden keşf yoluyla edindiği çeşitli bilgilerle çıkmıştır.

Endülüs'te bir süre daha kaldıktan sonra, seyahate çıktı. Şam, Bağdad ve Mekke'ye giderek orada bulunan tanınmış alim ve şeyhlerle görüştü. 1182'de İbn-i Rüşd ile görüştü. Bu görüşmeyi eserinde anlatır. Bu İbnu Rüşd’ün bilgi'nin akıl yolu'yla elde edileceğini söylemesiyle meşhur olduğu yıllardır. 17 yaşındaki genç Muhyiddin gerçek bilgi'nin sadece aklımızdan gelmediğine, böyle bir bilginin daha çok ilham ve keşf yoluyla elde edilebileceğine inanmıştı.

 

Bu senelerde 'Şekkaz' isminde bir şeyh'le tanıştı. Bu zat küçük yaşlardan itibaren ibadete başlayan, Allah korkusu taşıyan, hayatında bir kerecik olsun ‘ben’ dememiş olan ve uzun uzun secde eden bir kimsedir. Muhyiddin o ölene kadar onunla sohbete devam etti. 1182-1183'de İşbiliyye’ye bağlı Haniyye’de 'Lahmî' isimli bir şeyhden, bu zatın adını taşıyan bir mescidde Kur'an dersi aldı.

1184-1185'de 'Ureynî' isimli bir şeyh’le tanıştı. Eserlerinde Ondan ilk hocam diye bahseder, çok faydalandığını söyler. 'Ureynî', Ubudiyet [kulluk] meselesinde derin bir bilgiye sahipti. Bu yıllar'da 'Martili' adlı bir şeyhten de istifade etti. Ureynî O’na:’Sadece Allah’a bak’ derken Martilî ‘Sadece Nefsine bak, nefsin hususunda dikkatli ol, ona uyma’ diye öğüt vermişti. Martilî’ye bu zıt önerilerin içyüzünü sordu. Bu zat, kendi nasihatinin doğruluğunda ısrar edecek yerde, ‘Oğlum, 'Ureynî'’nin gösterdiği yol, doğru yolun ta kendisidir. Ona uyman lazım. Biz ikimiz de, kendi halimizin gerekli kıldığı yolu sana göstermişizdir’ dedi.

Bu yıllarda İşbiliyye’de Kordovalı Fatma adında yaşlı bir kadına (tanıştıklarında 96 yaşındadır) 14 sene hizmet etti. Bu kadın, erkek ve kadınlar arasında müttaki ve mütevekkile olarak temayüz etmişti. Çok iyi bir kimseyle evliydi. Yüzünün İbn Arabi'nin bakmaktan utanacağı kadar güzel olduğu söylenir.

1189'da Ebu Abdullah Muhammed eş-Şerefî adında biriyle tanıştı. Kendisi doğu İşbiliyye’li olup, Hatve ehlindendi. Beş vakit namazını Addis Camii'nde kılan bu zatın ibadete aşırı düşkünlüğünden namaz kılmaktan ayaklarının şiştiği söylenir.

18-03/08/ibnul-arabi-kimdir.jpg

 

Arabi, İşbiliyye’deyken (1190) hastalanıp okuma kabiliyyet'ini kaybetti. İki yıl bu halde kaldıktan sonra 589'da (Hicri) Sebte Şehri'ne giderek orada ahlak makamına erdiğini söylediği İbnu Cübeyr ile tanıştı. Bir süre sonra İşbiliyye’ye döndü. Aynı yıl Tlemsen’e geldi. Burada Ebu Medyen (ö.594) hakkında gördüğü bir rüyayı anlatacaktır.

1196'da Fas’a gitti. Orada yaptığı Seyahatler sırasında büyük şöhret kazandı. 1198'de tekrar Endülüs’e geçti. Gırnata Şehri dolaylarındaki Bağa kasabasında Şekkaz isimli bir şeyhi ziyaret etti. Onun Tasavvuf yolu'nda karşılaştığı en yüce kimse olduğunu söyler. 1199-1200'de İlk defa Hac için Mekke’ye gitti. Orada [el-Kassar] (Yunus ibnu Ebi’l-Hüseyin el-Haşimi el-Abbasi el-Kassar) isimli bir şahıs'la sohbet etti. Hac’dan sonra Mağrib’de, oradan da Ebu Medyen’in şehri olan Becaye'de bulundu. Bir süre sonra tekrar Mekke’ye geldi ve "Ruhu’l-Kuds", "Tacu'r-Rasul" adlı eserlerini yazdı.

1204'de Medine, Musul, Bağdad'da bulundu. Musul'da, "et-Tenezzülatu'l-Musuliyye"yi yazdı. Musul’dan ayrıldıktan sonra Konya’ya geldi. Orada tanıştığı Sadreddin Konevî’nin dul annesi ile evlendi. Konya’da iken "Risaletü’l-Envar"ı yazdı. Selçuk Meliki tarafından hürmet ve ikram gördü. Sonra Mısır’a geçti. Orada Futuhat-ı Mekkiye'deki sözlerinden ötürü Mısır uleması tarafından hakkında verilen idam fetvasıyla yüz yüze gelince gizlice oradan kaçtı. Tekrar Mekke’ye geldi ve burada bir süre kaldı. Bağdad ve Halep’de bir süre dolaştıktan sonra 612/1215 de tekrar Konya’ya geldi. 617 de Şam’a yerleşti. Zaman zaman civar şehirlere seyahatler yaptı.Şam'da kendisinin Fütuhat'tan sonra en büyük eseri olarak kabul edilen Fusus'u kaleme aldı (627/1230). İbn Arabi bu eseri rüyası sında Peygamber'den ümmetine aktarmak üzere aldığını belirtir. 638 de 22 R.Evvel’de (1239) Şam'da öldü. Kabri Şam şehri dışında Kasiyun dağı eteğindedir. 1516 yılında I. Selim, Şam’ı Osmanlı toprağı yaptığında oraya türbe, camii ve imaret inşa ettirdi. Medfun bulunduğu türbenin kubbesinde -İbn Arabi'nin kendisine ait olduğu iddia edilen- 'bütün yüzyıllar yetiştirdikleri büyük insanlarla tanınır, benden sonraki yüzyıllar benimle anılacak' mealindeki bir beyit yazılıdır.

18-03/08/bnul-arabi-dirilis.jpg

ERTUĞRUL BEY İÇİN KELLESİNİ ORTAYA KOYAN İBNÜL ARABİ'NİN SÖZLERİ MEST ETTİ


TRT1'in reyting rekorları kıran dizisi Diriliş Ertuğrul'da Sultan'ın Ertuğrul hakkındaki hükmü açıkladığı esnada ortaya çıkan İbnül Arabi'nin sözleri seyircileri ekrana bağladı. Ertuğrul Bey için kellesini ortaya koyan İbnül Arabi, Saadeddin Köpek'in amacına ulaştırmadı. İşte İbnül Arabi'nin o sözleri...

TRT ekranlarında reyting rekorları kıran Diriliş Ertuğrul'un dün akşam yayınlanan bölümüne İbnül Arabi'nin sözleri damga vurdu.

Her bölümü farklı bir heyecana sahne olan Diriliş'in 109. bölümü yine olaylar oldu. Gıyaseddin Bey "Şerefimiz için Ertuğrul ölecektir" diyerek Ertuğrul Bey için idam emri verdi.

Ertuğrul Bey'in idam haberini duyan derviş İbnül Arabi, Gıyaseddin Bey'in karşısına çıkıp Ertuğrul Bey'i savunarak nasihatte bulundu. Bu durumdan rahatsız olan Saadeddin Köpek itiraz etti. Sultan Gıyaseddin İbnül Arabi'nin kefilini alarak Ertuğrul Bey'i serbest bıraktı.

İşte İbnül Arabi'nin damga vuran sözleri:

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN