Karsız kuru soğuk sizi sıktıysa...

Dışarıda kemiklere işleyen bir soğuk olmasına ragmen tek bir kar tanesinin henüz yağmamış olması benim gibi sizin de biraz canınızı sıkıyor mu? Madem bu kuru soğuğu çekeceğiz, sanki dev bir metalik pençeyle preslenen cam, metal ve betondan metropol yığınları arasında değil de; bembeyaz parlayan bir kar diyarında olsam diyor musunuz?
Güneyin cam gibi parlattığı karlı, buzlu bir sanal “aleme açılalım mı?
O zaman size bahsedeceğim oyun, Steep; hoşunuza gidebilir. Hem size verdiği özgürlük, hem oynanışının gerçekçilikle eğlence arasında tutturduğu heyecanlı denge, hem de çok isabetli bazı tasarım kararları sayesinde.

Oyun ilk bakışta kalburüstü bir ekstrem sporlar oyunu gibi görünüyor. Ama ne sporlar! Oyunu açmamla snowboardla ağaçlar arasında kuş gibi süzülmem, oyundaki karakterimin attığı çığlıkların bir vadide yankılanması, o hızla güneş ışığı yüzüme vurur vurmaz wingsuit denilen o süzülme kıyafetini açıp havalanmam bir oldu...

Yazının başında hayal ettiğimiz o kar diyarı yüz metre altımdaydı, karlı çam ağaçlarının uçları karakterimin ayaklarına değiyordu. Akabinde buz tutmuş bir göl ve yanındaki kulübeye çakılmama ramak kaldığını farkederek dehşet duygusuyla irkildim. Hemen paraşütü açtım, pamuk gibi karlara pof diye yuvarlandım...

Sonra el salladı bir yarışçı, beni yarışa davet etti; bir baktım elimde sopalar rampalardan uçuyorum, finish çizgisini geçtim, buz kesmiş, devasa, saks mavisi renginde bir gölün üstünde buldum kendimi.

20-01/21/01.jpg
Steep'deki donmuş göllerden biri...

Oynarken karşılaştığınız çarpıcı bir tasarım tercihi de sizinle aynı anda oynayan dünyanın farklı yerlerinden sizin gibi kayakçıların yanınızdan vızır vızır geçmesi! Çünkü oyun hep online. Bunun için ayrı bir menüye filan ihtiyaç olmadan hemen tek tuşla beraber bir aktiviteye başlayabiliyorsunuz. Ya da benim gibi onlarla birlikte paldır küldür bir balıkçı gemisinin güvertesine uçabilirsiniz.

Oyun size yapabileceklerinizi bu şekilde çok doğal ve spontan bir şekilde tanıtıyor ve menülere, istatistiklere boğmadan başarıyla yakalıyor. Doğru tasarım tercihleri dediğim, işte bunlar...

Üzerinde olduğunuz dağın size gördüklerinizi anlatan şiirler okuduğu bazı aktiviteler de var ve nefes kesici manzaraları ekrana getiriyor. Beklemediğiniz duygusal dokunuşlar da hissedeceksiniz. Snowboard, paraşüt, kayak; bunlarla yaptığınız tehlikeli manevralarda, o an size bağlanıp “bitmiş halini görene kadar kesin konuşmayayım ama sanırım aradığımız görüntü buydu” gibi yorumlarla sizi motive eden bir ekibiniz de var. Karşınızda muhteşem karlı dağlar; hele gece vakitlerinde ve güneş batarken iddialı şarkılarla sizi mest ettikleri de oluyor. Benim gibi ekstrem sporlara zerre ilgisi olmayan birini bile sardı.

Bazen kaynak yönetimi, strateji yapma, bulmaca çözme, diyaloglar, metinler, ipuçları gibi çok sevdiğimiz bazı öğeler olmadan da, sadece rahatlamak için oyun oynamak isteriz ya, Steep öyle zamanlarımız için biçilmiş kaftan.

Alaska’nın kesif beyazında birkaç saat kaybolup endişelerinizden uzaklaşmak kulağa hoş geliyorsa bence fiyatını hak ediyor. Yanında bir de tarçınlı sahlep, vallahi iyi gider.

Yapımcı firma Ubisoft daha oyunun daha ilk başında “Steep’le ekstrem sporları ve bize ilham veren dağları kutluyoruz” diyor. Evet, her şirket bu tarz basma kalıp beylik lafları sever, ama bu işin içinde ciddi tutku ve sevgi var gibi geldi bana. Aslolan da bu değil mi?

Hele şu soğuklarda, bol oyunlu haftasonları dilerim hepinize.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.