Hikaye edelim
2
Üçümüz masada oturuyoruz.
Çocuk üzgün. Annenin yüzünden düşen bin parça. İkisinin yüz hatlarına bakıyorum. Anne’de evlat sevgisi belirtisinden eser yok. İnsan, evlat sevgisini yok sayıp “başarı” terazisi üzerinden çocuğuna yaklaşınca sevginin yerini “HIRS” alıyor.
Çocuk, 14 yaşında. Ailenin biricik çocuğu. Sevimli mi sevimli. El bebek gül bebek büyütülmüş. Bir dediği iki edilmemiş. Kendisine hazırlanan hayatta rolüne uygun büyütülmüş. Çocuğun kişilik eklemlerinin oluşmasında “hayır” kelimesine yer verilmemiş. Çocuğun hayatında gelinen nokta: Kontrolsüz gücün güç olmadığının geç anlaşılması.
“Hayır”ı olmayan çocuk yetiştirme tarzlarında ebeveynlerin çocuğuna yaptığı kötülüğü ömrü boyunca bir daha hiç kimse yapmayacaktır.
Anne, yüksek tahsil görmüş bir şehir hanımefendisi. Evi, giyimi, konuşması haza bir hanımefendi. Tek çocuğa ve evine kendini adamış özverili anne. Evlendikten sonra işi gücü bırakmış kendini evine, eşine ve çocuğuna adamış. Eksikten arındırılmış bir evlilik ve hatadan arındırılmış bir evlat.
Ekranın büyülü sesleri ve renkleri karşısında yedirilmiş, içirilmiş, büyütülmüş çocuk. Eli ekran tutar tutmaz son model ekranlar eline tutuşturulmuş. İlkokul dörtten beri de en akıllısından telefonlar alınmış. E tek çocuk eksiği gediği olmasın.
Yarın öbür gün vicdanlar bunu da almadık, bunu da yedirmedik, giydirmedik demesin.
Beden ihtiyaçlarının karşılanmasında bir ise iki alınmış.
Duyguların ihtiyacı... Duyguların, düşüncenin ihtiyacı parayla alınmıyor. Doğru bir hayat tarzında büyütülen çocuk, ihtiyaç duyduğu duygu ve düşünce vitaminini aileden alıyor.
Her şeyin eline verildiği çocuk madden doyuruldukça manen bir doyumsuzluk tuzağına itiliyor.
Çocuk; özel kreşlerde, anaokullarında büyümüş. Yedi yıllık özel okul ile pekişmiş devamı. Özel okullarda özel eğitimli öğrenci olmadığı sürece, buna çoğu zaman devlet okullarını da katabiliriz, notlar teşekkürlük, takdirlik. Tüm çocuklar prens, prenses muamelesi ile sıralarda ağırlanılıyor.
Çocuk onlarca öğretmenin tezgahında tedrisat görmüş, üniversite eğitimi almış bir ebeveyne sahip ancak iki kelimeden birini yanlış okuyor. Yanlışı doğru görüyor. Doğruyu yanlış okuyor.
Okuduğunun ne anlama geldiğini de düşünüp öğrenmek isteme sabrına sahip değil.
Hayatında “hayır” kelimesi ile büyütülmeyen çocukların makus talihidir bu durum.
Kelime hazinesi sosyal medya ve günlük hayatında yeme içme oynama ihtiyacını karşılamanın ötesinde değil. Zihni bir konuyu anlamada yorma zahmetinden uzak.
Anne, büyük ideallerle çocuğu LGS’ye hazırlarken insan duygu ve düşüncesinin değmediği denemelerde gerçek ile karşılaşmış. çocuğu. Denemelerde çocuk sırlamada dip yapmış. Kaynar sular annenin başından aşağı dökülmüş adeta.
LGS’nin ebeveynler açısından şöyle bir yararı oluyor: Ebeveynin çocuğu görmesini, tanımasını sağlıyor. Yıllardır şişirilen notların çocuğun gerçek akademik başarısı olmadığını görüyor.
Okumasını bilmeyenin, okuduğunu anlamayanın, düşünme sabrı göstermeyenin akademik başarıda yol alması imkansız.
Erdemli ve başarılı insan yetiştirmenin olmazsa olmazı her akşam kurgusu klasik eser tadında kitap okumak.
Güvenilmez Ülke
İlker Yıldız
Artık hiçbir şey
Enes Batman
Görecelik
Sacide Özlem
Ankara’da bir şeyler mi oluyor?
İbrahim Kiras
İslam dünyasının temel problemini sorgulamaya hazır mıyız?
Mustafa Karaalioğlu
Ankara hercümerci - Beştepe Bahçeli gibi mi okudu?
Ahmet Taşgetiren
Muhalefet etki ajanlığına razı mı?
Akif Beki
Siyasette çatışan iki dinamik
Ali Bayramoğlu
Erdoğan Cumhurbaşkanı olunca ne oldu?
İbrahim Kahveci
Etki ajanı olmak işten değil
Osman Sert
Rüzgar Mourinho mu? Aziz Yıldırım mı?
Gökhan Aktürk
Bahçeli bu kez neden “17-25 Aralık darbe girişimi”ne karşı?
Yıldıray Oğur
Devletin çivisi
Taha Akyol
Yumuşama adımı ‘etki ajanlığı’ ile ödüllendirilecek gibi...
Mehmet Ocaktan
Endişeye mahal var
Yusuf Ziya Cömert