Dillerin birbirinden üstünlüğü nasıl ölçülür?

Ölçülemez diyerek başlamak istiyorum cümleye. Kim ki dil denilen Allah ikramı mucizenin ne kadar kıymetli bir ikram olduğunu kavramak istemiyorsa dilleri birbiri ile yarıştırmaya kalksın. Ben Türkçenin muhteşem, muazzam bir dil olduğuna iliklerime kadar inanan biriyim. Cümlemi “biriyim” değil de “biri olarak” şeklinde kurgulayıp öyle devam etsem mi diye içimden geçirdim. Her bir yere yerleşmeyi pek seven “olarak” kelimesini oraya baş köşeye oturtur gibi oturtmayayım diye karar verdim. Türkçeye aşığım ama bu başka dillere karşı boş olduğum anlamına gelmesin. Onlara da az meraklı değilim.

Bilmediği dilin derinliğini, zenginliğini görmek kolay bir iş değil. Bildiği dilin derinliğini, zenginliğini bile fark etmesi çoğu kimseye nasip olmuyor. 800 sözlüğü olan biri olarak (yine mi geldin ey “olarak”? Seni niye sevmiyorum biliyor musun ey “olarak kelimesi”, seni kullandığımda saçma sapan bir kibir de yanı başında geliveriyor.) Türkçenin birçok kelimesinin ve o kelimelerin arasındaki ilişkilerin derinliğini, kuvvetini, çıldırtıcı güzelliğini kavrayabilmekten sık sık aciz kaldığımı biliyorum.

Dillerin her birinin bir başka güzel olduğunu düşünüyor, hissediyorum. Bazı dillerin kelime sayısı çok çok az imiş. Bazı diller başka dillerden çokça kelime alıyormuş, onların istilası altındaymış. Bazı diller kulağa çok kaba geliyormuş. Bazı diller ilkel toplumların dili imiş. Bir medeniyetin dili ile ilkel bir toplumun dili bir olur muymuş hiç… Bir dilin diğer dillerden üstün olduğunu ortaya koymak için serdedilen bunlar ve bunlar gibi yüzlerce sebep olsa hiçbirinin bir dilin diğer dilden üstün olduğunu ispatlayamayacağını düşünüyorum.

Dil evet, kelimelerden oluşur ama sadece kelimelerden oluşmaz. Bir ordu sadece asker sayısının çokluğundan dolayı büyük bir ordu olabilme vasfını elde edemez. Nice az topluluk çok topluluğa galip gelmiştir. Bunu biliriz. Bir dilin kelimelerinin birbiri ile kurgulanış olarak bağı ile cümle içerisinde konumunu alışı bakımından bağı irtibatı da önemlidir. Ve bu bütün içerisinde nasıl göründüğü ile alakalı özellikler dilden dile değişebilmektedir. Bir dilin başka dillerden üstün olduğunu iddia etmeye düşkünlük öyle hissediyorum ki insanın dilinin ve dillerin muazzam mahiyetini görebilmesinin önüne engel olarak geçiyor. Bir körleşmeye yol açıyor. Sadece başka dillerin muhteşem taraflarını görmeyi engelliyor olsa idi böyle kişilere “kör ve kibirli işte, ne olacak” der geçerdik. Oysa kendi dilinin muhteşemliklerini dahi görmesini engelliyor böyle bir kibir. Dillerin kuruluş ve işleyiş mantığını görebilmeye çalışmak bu kendi dilini üstün görme kolaycılığından bizi bir nebze koruyabilir belki. Dillerin işleyiş mantığı, ki bunu Türkçede “dil” kelimesinin bizzat kendisi bize söylemektedir. “Dil” kelimesinin kökünün kökses teorisine göre başındaki “d” sesini kaldırıp kelime kökünü öyle görme, inceleme mantığı ile baktığımızda “d-il”in bir ilintiler, bağlar, bağlantılar kurma aracı hatta ustası olduğunu görebiliriz. Oysa Türkçede kelime köklerinin ne büyük bir bağlantılar kurabilme yatağı olduğunun mesela Kökses teorisi ile ortaya çıkarılması bile ne yazık ki (başka bir açıdan ne mutlu ki) çok çok yenidir. 20 yıllık bir geçmişi bile yok bu işin. Türkçe ile boş boş öğünmenin yaşı ise yüzü buldu, geçiyor.

Türkçenin ne kadar büyük bir dil olduğunu görebilmek için önce diğer dillerden üstün olduğu aldatmacası ile aramıza mesafe koymalıyız. Tüm diller Rabbimizin biz insanlara emanetidir, Hz. Adem’e öğrettiğinin devamıdır. Her birinin ayrı ayrı güzelliklerini görmeye başladıkça, karşılaştırmalı düşünmeye başladıkça Türkçedeki muhteşem güzellikleri fark etmeye başlayacağınızdan şüpheniz olmasın.

- SU KASİDESİ ORATORYOSU

19 Mart akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonunda Su Kasidesi Oratoryosu sahne alacak imiş. CRR Senfoni Orkestrası Şefi Rengim Gökmen yöneteceği oratoryoyu Pike Axundova bestelemiş. [email protected]a mail atacak ilk on okurumu bu güzel akşamda CRR’de misafir etmek istediğimi belirtmek isterim.

- Dil Evi Etimoloji Topluluğumuzun Yunus Emre Divanından Etimoloji dersi pazartesi günleri saat 18.00’de Üsküdar Uncular’da FİKSAD’da yapılıyor.

- Sadeleştirilmemiş metinden Dede Korkut Okumalarımız her çarşamba 18.00’de, Saltukname dersimiz ise her çarşamba 19.00’da Üsküdar Baraka Kültür Evi’nde.

Topluluğumuza ve derslere katılmak için [email protected] a kendinizi tanıtan kısa bir mail atabilir. Derslerin ücreti merak sahibi olmaktır. Bazen güzel kitaplar hediye edilir.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum