Kendini çocuklara adayan adam

Yıllar önce Mustafa Ruhi Şirin’i anlattığım bir yazıya şöyle başlamıştım: “Soyadını Mustafa kadar hak etmiş başka birini tanımıyorum; ömrünü çocuklara adamış, onlar için şiirler, hikâyeler yazmış, radyo programları yapmış, yıllık yayımlamış ve vakıf kurmuş ‘Şirin’ bir Karadenizli...”

Mustafa geleceğimiz olan çocuklar için yüreciği sürekli çarpan, onların sevgisiz kalmamaları, haklarının korunması ve iyi yetişmeleri için çırpınan, bunun için çalmadık bırakmayan bir adamdır. Evet, şiirindir, ama ne zaman bir haksızlıkla karşılaşsa gözleri ateş saçmaya ve alnı pençe pençe kızarmaya başlar. Mücadelecidir. Çocuk Vakfı’nın kurmak ve bu vakfa çok amaçlı bir bina yapmak için verdiği mücadelenin yakın şahitlerindenim.

Elinden gelse bütün dünya çocuklarını tek tek kucaklamak, onlara güzel dünyalar bağışlamak isteyen yüce gönüllü bir dosttan söz ediyorum.

***

Sadece çocukların değil, çocuklar için bir şeyler yapmış herkesin dostudur Mustafa. Yüzlerce hikâye kitabıyla birkaç nesli besleyen Kemalettin Tuğcu, o güzelim şiir kitabı Çocuk ve Allah’ı yazdığı için Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Cahit Zarifoğlu unutulmasını hiç istemediği isimlerdir. Kemaletin Tuğcu’ya -belki de bu değerli yazar uzun hayatını bir engelli olarak yaşamış olması dolayısıyla- özel bir sevgisi vardır. Onun için hazırladığı armağan kitap, kısa bir süre önce Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Anma ve Armağan Kitaplar” serisinde yayımlandı. Çocukluğunda bol bol Kemalettin Tuğcu okumuş yazarlarca kaleme alınmış yazılardan oluşan harika bir kitap...

Kemalettin Tuğcu, on üç yaşında başlayan yazı hayatı boyunca henüz yayımlanmamış ve yayınevlerinde kaybolmuş olanlarla birlikte tam 476 kitap yazmış ve “çocuklara okumayı sevdirmiş” velut bir yazardır. Ben çocukluğumda üç beş kitabından fazlasını okumadım; belki elime geçmemiştir de ondan. Fakat bütün çocukluğunu onun kitaplarını okuyarak yaşayanların bulunduğunu biliyorum.

Mustafa Ruhu Şirin, armağan kitaba yazdığı sunuş yazısında, Tuğcu’nun ağırlıklı olarak engellilik, duygusallık ve melodram ekseninde yazmış bir yazar olduğu için eleştirildiğini, hatta “duygu sömürüsü” yapmakla suçlandığını belirttikten sonra bu eleştirilerin onun yaşadığı dönem dikkate alınmadan yapıldığını söylüyor. Şirin’e göre, bir dönem yazarı olarak Kemalettin Tuğcu, soyut aile ve çocuk tipleri yerine sosyal gerçeklikle birebir örtüşen aileleri ve çocukları anlattı. Onun ilgi alanına girenler, İstanbul’un kenar mahallerinde yaşayan fakir, öksüz ve engelli çocuklarla köy çocuklarıydı. Hayalî kahramanları değil, hayata tutunmaya çalışan gerçek çocuk tiplerini yazmayı tercih ediyordu.

Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, armağan kitaptaki yazısında ilkokul öğretmeninin Kemalettin Tuğcu’nun kitaplarını beğenmeyenlerden olduğunu söylüyor. Fakat o, iki arkadaşıyla Tuğcularını değiş tokuş eder, ertesi gün kimin hangi sayfada ağladığını ve niçin ağladığını konuşurlarmış. “Ağlayarak arındığımızı düşünürdük herhalde,” diye devam ediyor Barbarosoğlu, “Kirli dünyanın renklerini içimizden gözyaşlarıyla söküp attığımızı... Çünkü Kemalettin Tuğcu, iyi olursak her şeyin bir gün iyi olacağına inandırmıştı bizi. Evet ona inanırdık.”

***

Armağan kitapta kimler yok ki... Keşke bütün isimleri tek tek zikretsem ve yazılarından kısaca söz edebilseydim. Bun imkân yok. Bir de çok değerli bir psikiyatr olan Kemal Sayar’ın çocukluğunda Tuğcu külliyatını nasıl yutar gibi okuduğunu anlattığı yazısından kısa bir bölümü sizinle paylaşmak istiyorum:

“Bana öyle geliyor ki Tuğcu kitaplarının dünyası bize iyinin ve kötünün ne olduğuna dair net bir harita sunuyordu. Kötüyü ve iyiyi hemen teşhis edip kötülerden tiksinebileceğiniz ve iyiyle de kolayca özdeşi kurabileceğiniz metinler. Bir alt metin olarak da zorluklara direnç ve umut tütüyordu bu satırlardan. O çağlar kötüye kötü diyebileceğimiz çağlardı. Bugün iyi diye bildiğimiz adamların ruhunu bir bakıyorsunuz kötülük bürümüş, iyiliğin ve kötülüğün o kadar keskin sınır ve ayrımları yok. Modern çağ kötülüğü yaygınlaştırarak onu bir hayatta kalma stratejisi olarak pazarlamayı başardı.”

20-02/08/ekran-resmi-2020-02-08-230814.png

***

Mustafa’nın bir ay kadar önce de postadan dört kitabı çıkageldi. Uçan At Yayınları tarafından yayımlanan, kapakları ve iç düzenleriyle özenli dört yeni kitap... “Masalların doğası korunabilir mi? Masallar yenilenebilir ve yeni bir masal edebiyatına dönüştürülebilir mi?” gibi sorulara cevapların arandığı Bir Nehrin Kaybolmayan Akışı isimli kitap “Türk Masalının Yeniden Doğuşu” alt başlığını taşıyor. “Masal Kültürü Yazıları”nı da Masal Atlası isimli kitabında bir araya getiren Mustafa’nın diğer iki kitabının isimleri şöyle:

Çocuk, Çocukluk ve Çocuk Edebiyatı.

Çocuk ve Hayat Çemberi.

Mustafa Ruhi Şirin gibi kendini bir meseleye adamış insanlara büyük saygı duyuyorum.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum