Babama veda

Bir hafta önce babam Nazmi Arslan’ı hakikat alemine uğurladık. Allah rahmetini esirgemesin, mekanını cennet eylesin. Çok sevdiğim, çok değer verdiğim, hayatın pek çok alanında örnek aldığım babam süslü cümlelerden hiç hoşlanmazdı. Bugün olabildiğince yalın cümlelerle anmaya çalışacağım babacığımı.

Devletine 40 yılı aşkın süre hizmet etti. Devletin tek kuruşunun hesabını yapan bir bürokrattı, harama tek gün olsun el uzatmadı. Kendi tecrübesinden devşirdiği doğruluk ve dürüstlük öykülerini anlattı bana ömrü boyunca, aklımın ilk erdiği günden beri. Doğruluğu ondan öğrendim.

Mesleğine aşıktı. Yeniliğe düşkünlüğü, merakı hep aklımdadır. Emekli olduğunda İller Bankası Harita Dairesi Başkanı’ydı. Örnekse, harita paftalarını ozalit kopyalardan dijital ortama aktaran, çok erken tarihlerde bir dijital arşiv oluşturan bürokrat oydu. Yaptığım işi sevmeyi ondan öğrendim.

Tek çocuktum ben. Ama her alanda sınır konmuştu, şımarabileceğim tek bir yer vardı: Kitap. Annemle babam istediğim kadar kitap alabileceğimi söylerdi bana, her ay boyunca. Orada da bir koşul vardı ama: Alınan her kitabı sonuna kadar okumak. Satın aldığım hiçbir kitaba karışmadılar. Okumanın değerini onlardan öğrendim.

Babam hayatında ilk oyunu 1950’de, 21 yaşındayken Demokrat Parti’ye vermişti. AP’yle devam etti, 1983’te oyunu Özal’a verdi, ardından yine hep Kırat’ın böğrüne vurdu mührünü, son kararı Ak Parti oldu. Sandığa, demokrasiye hep inandı. Darbelerden nefret etti. Sandığın değerini, demokrasi aşkını ondan öğrendim.

Evimizde hep siyaset, hep memleket meseleleri konuşulurdu. En yakın arkadaşları, ta üniversiteden bu yana, MNP kurucusu Mehmet Satoğlu ve AP Yozgat Milletvekili Asri Ünsür idi. Mehmet Amca’yla son bir aya kadar sohbetleri sürdü telefonda. Ev sohbetlerine beni de katardı hep, dinlememe izin verirdi. Ben daha küçücük bir çocuk iken hem de. En muhalif, en radikal günlerimde bile pratik siyasetten, ülkenin güncel sorunlarından kopamamamın nedeni babamdır. Vatan aşkını ondan öğrendim.

Anneme aşıktı, birbirlerini çok sevdiler. Dışarıda hep el ele yürürlerdi. Annem her sabah apartman kapısından uğurlardı babamı işe giderken, her akşam apartman kapısında karşılardı. Annemin vefatından sonra 21 yıl boyunca her gece fotoğrafını öperek uykuya yattı babam. 21 yıllık hasreti sona erdi. Sevmeyi onlardan öğrendim.

***

Annemin vefatına yetişememiştim, büyük ukdedir bende. Babama yetiştim. Bizi beklemiş gibiydi. Her anında yanında oldum. Allah nasip etti, onca yıldır diyemediklerimi söyledim uzun boylu, bu yazıda yaptığımca.

Eşim Aysun’u çok severdi. Biz daha sözlüyken yanıma gelip “Aysun’a en ufak bir zararın dokunursa senden fena hesap sorarım” dedi. Hem kızdım, hem kıvandım. Dünya gözüyle son lokmalarını Aysun’un elinden yedi, çilek ve kayısı.

Annemin vefatı sonrası Nazmiye halam ve Ahmet eniştemle yaşamaya başlamıştı babam. İlkin eniştem ayrıldı aramızdan. Halamla birbirlerine yarenlik ettiler. Halamın çocukları Cevat ile Osman babama oğul oldu, eşleri de kızları. Gün geldi, yıkamasına üç oğul birlikte yardım ettik. Üç oğul kabrine birlikte indirdik, düğümlerini birlikte çözdük. Elhamdülillahi ve’ş-şükru lillah.

Babamın vefatı sonrasında, başta Erol Olçak ve Arter Ajans ailesi ile Karar ailesi olmak üzere, bize destek olup teselli sunan, kendi yordamınca uğurlayan tüm dostlardan Allah razı olsun, onları yanımızdan eksik etmesin.

Uğurlamalar yüreğimizi titretti, içimize su serpti. Onlardan biri de Nabi Avcı’dan idi. Yıllar önce babam dolmakalemini Nabi Abi’ye hediye etmişti. Sağ olsun, cebinden o dolmakalemi hiç eksik etmedi Nabi Abi, babama selamını da öyle. Hakikat alemine gittiği gün de selamını babama taşımıştım, o dolmakalemle babamı şöyle uğurladı Nabi Abi:

16-05/23/24krhakanarslan13.jpg

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum