Muhalefet yol ayrımında

Türkiye’de darbe anayasasının getirdiği melez bir sistem var. Kendi tanımımla, bir çeyrek başkanlık sistemi. Yerleşik düzen bekçilerinin yürütmeyi, meclisi, siyasi partileri sorumsuz biçimde denetlemesi ve hizaya çekmesi için kurgulanmış bir sistem. Bu sistemin çarpıklıkları üzerine çok şey yazdım, yazmayı da sürdüreceğim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Ak Parti de başından beri bu sistemi eleştiriyor, değişmesi gerektiğini söylüyor. Dile getirdikleri bu talebin ardında güçlü bir halk iradesi de var. 2007’deki referandumda %69 ile “Cumhurbaşkanını halk seçsin” diyen, 2014’te %52 ile Erdoğan’ı Cumhurbaşkanlığı makamına taşıyan bir irade bu.

Bu iradenin verdiği mesajlar da çok açık: 2007’deki referandumda “Vesayet rejiminin son ve en güçlü kalesi yıkılsın, oraya çıkacak kişi benim oylarımla belirlersin” demiş. 2014’te “Artık kendi oyumla seçtiğim bir Cumhurbaşkanım var, seçtiğim kişi o makamı bir rejim sigortası olmaktan çıkarsın ve milleti temsil edecek, millete hizmet edecek şekilde dönüştürsün” demiş.

Sistemi fiilen değiştiren irade işte bu. Bizzat halkın iradesi. Erdoğan o iradenin sözcüsü ve temsilcisi. Bu iradeyi Erdoğan’dan ayrıştırmaya çalışmak, Erdoğan’ı adım adım kendi manevra alanını kurmakla suçlamak beyhude çaba. “Seni başkan yaptırmayacağız” cinliği kadar siyaseten içi boş bir çaba hem de. Söz konusu cinlik bugün HDP’yi bir siyasi mevtaya dönüştürdü. Herkes bunu aklının bir köşesinde tutsun.

Fiili sistem değişikliğinin mimarı olan irade 2014’te bir şey daha söyledi: “Bu seçimle mevcut sistemin işlemezliğini tescil ettim” dedi, “Erdoğan o makamı dönüştürmekle yetinmesin, sistemi de değiştirsin.” Ağustos 2014’ten beri yaşadıklarımız ve Ak Parti’de meydana gelen görev değişimi de bunun yansıması esasen. Millet darbe düzenini yerle bir etti. Erdoğan’a ve Ak Parti’ye “Ya yeni bir sistem öner, ya da parlamenter sistemi işleyecek halde yeniden düzenle” diye çağrıda bulundu. Her iki seçenek de yeni bir anayasanın konusudur.

Burada karmaşık akıl yürütmelere, cafcaflı argümanlara ihtiyaç yok. Sistemin işlemezliğini gösteren millettir. Çare üretecek olan da siyasettir. Hem iktidarıyla, hem muhalefetiyle. Herkes bunu da aklının bir köşesinde tutsun. Özellikle de muhalefet. Toplumun verdiği mesajı okumakta bugüne kadar aciz kalan muhalefet artık bir yol ayrımında.

Bir yanda Cumhurbaşkanının yetkili ama sorumsuz olduğu bu melez sistemin değişmesini isteyen Erdoğan ve Ak Parti var. Diğer yanda vesayet sigortalarıyla döşenmiş bu köhne sistemi olduğu gibi korumaya çalışan, her tür öneriye set çeken, bunları tartışmaktan kaçınan bir muhalefet. Zorlama siyasi ve toplumsal analizler gerektirmeyen, son derece basit bir siyasi denklem bu. Aynı zamanda, muhalefet için büyük bir paradoks.

Muhalefet toplumun talebini doğru okumak ve denklemin neresinde duracağını belirlemek zorunda. Kısır taktik hamlelerle varabileceği bir yer yok. Farklı yollardan alanı daralmakta olan CHP, MHP ve HDP için bir fırsat bu. Ya sistem değişikliği arayışlarına yapıcı katkıda bulunacak ve siyaset üretir hale gelecekler, ya da küçülmeye devam edecekler. Dedim ya, denklem basit. Muhalefet siyaseten doğru olanı yeğlerse, Türkiye kazanacak.

Muhalefeti mevcut sistemin payandası kılan şey, kimi kesimlerin apaçık bir düşmanlığa dönüştürdüğü Erdoğan saplantısı ve Ak Parti alerjisi aslında. Kişiler üzerinden yürütülmeye çalışılan kavganın milletin büyük bölümünde karşılığı yok.

Hep söylerim, “Türkiye’de millet siyasetten daha ileride” diye. Son 14 yıldır milletle aynı hizada durmayı başaran bir lider ve bir parti var. Artık temel mesele muhalefet partilerinin bu hizaya ne kadar yaklaşabileceğidir. Milletin taleplerine set çekenlerin sandıkta kazandığı hiç vaki değildir. Millet olup biteni görür, görüyor. Siz hâlâ anlamazdınız mı?

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum