Türkiye IMF’ye mi gidiyor?

IMF’ye soralım, senin temel görevin nedir?

Cevap: 190 ülkenin bir araya gelerek kurduğu bir para fonuyum; amacım, aşağıdaki konularda üyelerime yardımcı olmaktır.

- Küresel düzeyde finansal istikrar sağlamak,

- Para konusunda küresel işbirliğini arttırmak,

- Uluslararası ticaretin kolaylaştırılmasına katkı vermek,

- İstihdam artışı sağlamak,

- Sürdürülebilir ekonomik büyümeyi desteklemek ve

- Küresel çapta yoksulluğu azaltmak için çalışmak,

Yukarıda sıraladığım konular ve bu konuları tamamlayıcı diğer IMF anlatıları, tüm gerçeği tam olarak yansıtmıyor hatta karartıyor.

Çünkü IMF’nin teknik olarak tek bir amacı vardır: Alacaklıların, alacaklarını tahsil etmelerini sağlamak.

IMF’nin görevi bu kadar yalın ve basittir. Geriye kalan bütün görevler, bu amaç için destekleyici faaliyetlerdir.

Sudan’da, Somali’de veya başka bir yerde insanlar açlıktan kırılıyormuş; Makedonya’da işsizlik oranı %30 ve Tacikistan’da %60 olmuş; bunlar IMF’nin umurunda bile olmaz, bunlara dünya gıda örgütü, dünya bankası veya diğer yardım kuruluşları bakar.

Fakat borçlu bir ülke, dış borçlarını ödeyemezse; işte o zaman, bir para fonu olarak IMF hemen devreye girer.

IMF’nin devreye girmesi demek, alacaklılara “hiç merak etmeyin bütün alacaklarınızı ben ödeyeceğim” demektir.

Tekrar edelim; IMF’nin tek amacı, alacaklıların alacaklarını tahsil etmesini sağlamak.

Çünkü alacaklı alacağını tahsil edemezse, o da başkalarına olan borçlarını ödeyemeyebilir; bu ödeyememezlik durumu, küresel çapta, ardışık ve tetikleyici bir niteliğe bürünürse, sistemik bir finansal kriz tehlikesi ortaya çıkar.

Küresel çapta sistemik bir krizi önlemek için IMF, finansal olarak batmış veya batma emareleri gösteren her hangi bir ülkeye “eğer şartlarımızı yerine getirirseniz size hem dış borçlarınızı ödeyecek hem de bir miktar rezerv oluşturacak kadar düşük faizli kredi verebiliriz” teklifi yapar.

Devamla “fakat sizin IMF’ye bu kredileri geri ödeyebilecek ve bizden sonra da piyasadan, piyasa şartlarıyla borçlanabileceğiniz bir ekonomik yapıya kavuşmanız şart. Bunun için de ülkenizin finansal ve ekonomik yapısını hep beraber bir reforma tabi tutmalıyız

Hem dış borçları ödeyecek, hem döviz rezervi oluşturacak hem de piyasadan borçlanabilecek bir ekonomik yapıya sahip olmaya, bu dünyada kim itiraz edebilir?

IMF’nin önerdiği veya şart koştuğu bütün reformların tek bir amacı vardır: Ekonomide iç ve dış borç ödeyebilecek bir kapasitesi oluşturmak.

Dış borçları ödeyebilme kapasitesi oluşturmak için ihracatın artması ve ithalatın azalması gerekiyor; bunun için de çok bilindik bir reform var: Devalüasyon.

İkinci reform da bütçe açığını azaltmaya çalışmaktır.

Bunun için de kamuda çalışanların azaltılması ve reel ücretlerinin düşürülmesi, çiftçilere her tür tarımsal desteğin azaltılması, yönetilen ve yönlendirilen kamusal malların pahalılaştırılması, vergilerin artması ve her tür kamu harcamasının kısılması zorunludur.

TÜRKİYE IMF’YE MUHTAÇ MI?

Yani Türkiye’nin iç ve dış borçlarını ödemede bir sıkıntısı var mı?

Bakalım.

Türkiye’nin 2023 yılsonu itibarıyla 500 milyar dolar dış borcu var. Şimdiye kadar vadesi gelmiş bütün borçlarını faizleriyle birlikte ödedi.

Bugünlerde, borcunu ödeyen her kurum, Hazine, Banka, Şirket vs. ödediği borçtan çok daha fazlasını aynı gün borçlanabiliyor.

Geçen hafta itibarıyla Türkiye’deki finansal sistemde, 126 milyar doları TCMB’de ve 36 milyar doları da bankalarda olmak üzere 164 milyar dolar, emre amade yani borç ödemelerinde hemen kullanılabilecek döviz ve altın vardı.

Yani Türkiye’nin bir ödemeler dengesi sorunu gözükmüyor.

Uygulanan “doğru” politikalardan dolayı her geçen gün cari açık azaldığı için önümüzdeki üç yıl boyunca da bir dış ödemeler sorunu tahmin edilmiyor.

Bütçe açığı bakımındansa Türkiye, dünyanın en başarılı ülkelerinden biri sayılır.

Son on yılın bütçe açığı ortalaması %1,8’in altında. Dünyada %3’ü tutturanlar başarıl kabul ediliyor.

Geçen yıl da deprem harcamaları hariç bütçe açığı %2’nin altındaydı. Bu yıl da deprem harcamaları hariç bütçe açığının %3’ü geçmesi beklenmiyor.

Bütçe açığı düşük olduğu için merkezi yönetimin toplam borçlarının GSYH’ya oranı %25 civarında ve bu oran dünyadaki en iyi oranlardan biri

Yani Türkiye’nin ne bir dış ödemler açığı, ne bütçe açığı, ne de kamu borç stoku problemi var.

IMF gelip de ne yapacak?

Eğer gelirse bu teamüllere aykırı olur hatta görevi suiistimal olur.

Zaten IMF yetkilisi Alfred Kammer da “Türkiye’yi desteklemeye yönelik herhangi bir IMF programına ilişkin görüşme yok” dedi.

Sahte, kalitesiz ve zamansız eleştiriler, gerçek ve isabetli eleştirileri geri plana ittiği ve üstünü örttüğü için eleştirilene bir ödüle dönüşür.

YORUMLAR (86)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
86 Yorum