Türkçe kelime ‘yardang’ ve NASA’nın Titan misyonu

Bazı bilim insanlarını dinlediğinizde ufkunuz açılır ve kendilerine imrenirsiniz. Onun bildiği şeyleri bilmek ve yaşadığı tecrübeleri yaşamak istersiniz. Bu bilim insanları en zor meseleleri bile ilkokul öğrencilerinin anlayacağı basitlikte anlatır, konuşmalarında olumsuz, negatif, iç karartıcı ve moral bozucu hiç bir kelime kullanmazlar. Kendilerini dinlerken konuşması bitmesin diye bakarsınız. Bu bilim insanları mesleğine aşıktır, işlerine giderken severek hatta koşarak giderler, karşılaştığı engellere hiç aldırmaz ve hayatın bir parçası olarak görürler. Çalıştıkları her andan zevk alırlar, öğrendiklerini paylaşmaktan memnun olur ve alçak gönüllüğü elden bırakmazlar.

Geçtiğimiz hafta Arizona’nın Tucson şehrinde yaklaşık 20 tane astronot ve 1 tane Rus kozmonotun katıldığı uzay festivalindeydim. Bu festivalde yukarıda bahsettiğim özelliklere sahip bir bilim insanı ile tanıştım. Kendisi bir jeolog ve ismi Jani Radebaugh. Brigham Young Üniversitesi öğretim üyesi olan Radebaugh Orta Asya Türkleri’nin kullandığı ‘yardang’ kelimesinin peşinden Dünya’yı dolaşmış. Yardanglar rüzgârların kil, silt gibi gevşek tortul kayaçları aşındırnası sonucu meydana gelen ilginç şekillerdir. Ters dönmüş tekne görüntüsü veren yardanglar gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkının çok yüksek olduğu çöllerde oluşur. Aşırı sıcaklarda genişleyen ve gece büzülen kayalardan parçalar kopar ve güçlü rüzgârlar kopan kum taneciklerini sürükleyerek ve havalandırarak başka kayalara çarptırırlar. Bunun sonucunda kayalarda girintili çıkıntılı çizikler ve oluklar oluşur. Bu yardanglardan bizdeki ismi Zühal olan Satürn gezegeninin uydusu Titan’da çok sayıda var ve NASA’nın bir sonraki uzay misyonu Dragonfly Titan’daki yardangları araştıracak ve Profesör Radebaugh’da bu projenin en önemli isimlerinden birisi olarak seçildi.

Bu kararın verilmesinde tabiki Cassini uzay aracının emeği çok. 1997’de uzaya fırlatılan Cassini, 2004 yılında Satürn’ün yörüngesine girdi ve 2017 yılının eylül ayına kadar Satürn’ü ve uydularını inceledi. 2004’ten önce Titan hakkında çok da fazla bir bilgimiz yoktu. Satürn’ün en büyük ayı olan Titan’ın kalın, Dünya atmosferine göre daha yoğun, hidrokarbon bakımından zengin bir atmosferden bir atmosferi var. Hal böyle olunca optik teleskoplarla Titan’ın yüzeyini göremiyoruz. Ancak Cassini’deki özel tasarımlı aletler ve radarlar nedeniyle, Titan’ın görünmeyen yüzeyi, ilk kez bu uzay aracı tarafından gözlemlendi.

19-08/18/ekran-resmi-2019-08-18-225952.png

Satürn gezegeni tam 62 tane uyduya sahip. Eğer biz Dünya’da değilde Satürn’de yaşıyor olsaydık gökyüzüne baktığımızda geceleri tam 62 ay görecektik. İşte o aylardan birisi de Titan. Titan Satürn’ün en büyük ve Güneş sisteminin ikinci büyük uydusu. 1655 yılında Hollandalı astronom Huygens tarafından keşfedildi. Yarıçapı 2575 kilometre ve Dünya’nın uydusu Ay’dan ve Merkür gezegeninden daha büyük. Güneş sisteminde yoğun bir atmosfere sahip tek aydır ve yüzeyinde nehirler, göller ve denizler de dahil olmak sıvı kütlelerine sahip dünya dışındaki tek gök cismidir. Titan’ın Satürn yörüngesinde bir tur atması yaklaşık 16 Dünya günü sürer.

Cassini uzay aracının en önemli keşiflerinden biri de Titan’ın ekvatorunda yakın kısımlarda bulunan kumullar ve binlerce kum tepeciklerin olması. Kum tepecikleri, Namib, Sahra, Arap ve Avustralyalı Simpson çöllerinde olduğu gibi, Dünya’nın birçok büyük çöllerinde bulunan kum tepelerine benziyor. Radar görüntülerinden anladığımıza göre de çok sayıda yardang var. Titan’ın yüzeyi kaya gibi davranan buz tabakası ile kaplı ve buzun altında sıvı su var. Yüzeyinde ise sıvı metan denizleri, gölleri ve nehirleri. Hava sıcaklığı Titan’da -179 derece olduğu için Dünya’da gaz halinde bulunan metan, Titan’da sıvı halde bulunuyor. Titanın Güneş’e uzaklığı Dünya-Güneş uzaklığından tam 9,5 kat fazla. O sebeple Güneş ışınlarından fazlaca yararlanamıyor. Ay’ın Dünya’ya göstermediği bir yüzü olduğu gibi Titan’ın da Satürn’e göstermediği bir yüzü var.

Bilim insanları birçok teori olmasına rağmen Dünya’da hayatın nasıl şekillendiğini henüz bilmiyorlar. Titan’ın ise Dünya’nın ilk zamanlarındaki kimyasal yapıya sahip olduğu düşünülüyor. Ayrıca hayat için gerekli organik moleküller Titan’da mevcut. Dünya’nın atmosferi yüzde 78 oranında azot gazından oluşuyor. Titan’ın atmosferi de aynı şekilde yüksek miktarda azot barındırıyor. Ancak Dünya atmosferine göre 4 kat daha yoğun. Bu noktada Titan’da uçmak Dünya’da uçmaktan 4 kat daha kolay. İşte bu yüzden NASA Titan’a Dragonfly ismini verdiği, 8 pervaneli, drone benzeri bir helikopter gönderiyor. New Horizons, Juno ve OSIRIS-REx gibi milyar dolarlık en büyük bütçe ayrılan projelerden birisi olacak olan Dragonfly’in bizdeki ismi yusufçuk böceği. Yüzünün güzelliğinden dolayı kendisine yusufçuk denilmiş. NASA ise bir yere konup biraz bekleyip sonra başka yere konmasından dolayı bu ismi Titan misyonuna vermeyi uygun bulmuş.

2026 yılında uzaya fırlatılacak olan Dragonfly 8 yıllık yolculuğun ardından 2032 yılında Titan’a ulaşacak. Çiçeği burnunda uzay ajansımız Türkiye Uzay Ajansı yeni bir teknoloji keşfetse de bu araçları daha hızlı yollasak uzaya. Bu sayede bilimsel araştırmalar hız kazansa ne iyi olurdu. DragonFly daha önce hiç denenmemiş teknolojiler barındırıyor. Dragonfly diğer misyonların aksine uzay aracından doğrudan Titan’ın yoğun atmosferine bırakılacak ve Titan’ın yüzeyine inmeden uçmaya başlayacak. Güneş ışınlarının az, atmosferinin yoğun olmasından dolayı Juno’nun aksine enerjisini Güneşten değil bir nükleer reaktörden alacak. Radyoizotop termoelektrik jeneratörü (RTG) ismi verilen bu reaktör Dragonfly’ın pillerini 2.7 yıl boyunca şarj etmeye yetecek durumda. Her şey planlandığı gibi giderse yapımı 7 yıl, yolculuğu 8 yıl olan bu araç ancak 2.7 yıl çalışabilecek.

Astrobiyoloji misyonu ile Titan’a gidecek olan Dragonfly, Titan’ın atmosferine bırakıldıktan sonra yusufçuk böceği gibi ordan oraya konacak ve organik molekülleri inceleyip yardanglardan bilimsel veri toplayacak. Saatteki hızı 36 kilometreye çıkabilecek olan Dragonfly, Titan yüzeyinden 4 kilometre yükseğe çıkabilecek. Kontrollü uçuşlar ve yapay zekâ ile donatılmış cihazlar ile Titan’ın jeolojik yapısını inceleyecek ve bizlere bilim açısından yeni ufuklar ve bakış açıları getirecek.

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum