Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na çok sert sözler: Sen istismara gittin, şehit için değil

Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na çok sert sözler: Sen istismara gittin, şehit için değil

AK Parti'nin Kızılcahamam Kampı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin yüzde 44,4'lük oy aldığını belirterek aslında İstanbul ile Ankara'yı kaybetmediklerini söyledi. İstanbul seçimlerine şaibe karıştığını iddia eden Erdoğan, partililerine de eleştirilerde bulundu: "İçimizde yanlış yapanlar olduğunu ifade etmeden geçemeyeceğim. İçimizde belli seviyelere, noktalara gelenlerin yaptığı çalışmalar yenilir yutulur değil." Şehit cenazesinde saldırıya uğrayan Kılıçdaroğlu'na da sert sözlerle yüklenen Erdoğan "Sen siyasi istismar için oraya gidiyorsun, şehit için değil" dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kızılcahamam'da gerçekleştirilen 28. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Burada konuşan Erdoğan, 31 Mart yerel seçim sonuçlarını değerlendirdi. 

Türkiye genelinde AK Parti'nin yüzde 44,4'lük bir oy oranına ulaştığını belirten Erdoğan, Cumhur ortağı MHP lideri Bahçeli'ye de teşekkkür etti. "Biz, İstanbul ve Ankara'da kaybetmedik, İstanbul ve Ankara'da tam tersine seçimi kazandık" diyen Erdoğan, İstanbul seçimlerinin de şaibeli olduğunu iddia ederek şunları kaydetti: "Milletimiz, 'Bu İstanbul benim içime sinmedi, burada bir şaibe olduğu kesin ve bu şaibenin giderilmesi şart ki rahatlayalım.' diyor. İçimizde belli seviyelere, belli noktalara gelenlerin yaptığı çalışmalar, yenilir yutulur cinsten değil."

Erdoğan'ın açıklamaları kısaca şöyle:

"Her seçim bir imtihandır, bir mücadeledir, bir muhasebe vesilesidir. 31 Mart seçimlerinde bu imtihanı bütünüyle demiyorum, büyük oranda başarıyla verdik. Bu mücadeleden alnımızın akıyla çıktık. Türkiye genelinde AK Parti olarak yüzde 44,4'lük bir oy oranına ulaştık. Bundan önceki yerel seçimlerde böyle bir oranı daha önce yakalamamıştık. Bu sonuç, AK Parti olarak girdiğimiz mahalli idareler seçimlerinde elde ettiğimiz en yüksek ikinci oy oranıdır. Cumhur İttifakı olarak da toplamda yüzde 51,7 gibi hem 16 Nisan Halk Oylaması hem de 24 Nisan Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle uyumlu bir sonuç elde ettik. Karşımızdaki dörtlü ittifakın toplamı ise yüzde 44,5'da kaldı. Oy oranları üzerinden baktığımızda AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın tartışılmaz bir başarısı vardır. Bu vesileyle Cumhur İttifakı içinde birlikte mücadele verdiğimiz MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli'ye, ekibini ve tüm MHP'li kardeşlerimize bir kez daha teşekkür ediyorum.

19-04/27/20190427_2_36185342_43959441.jpg

"ASLINDA İSTANBUL VE ANKARA'DA KAYBETMEDİK"

Milletimiz AK Parti olarak bize 15 büyükşehir, 24 il, 516 ilçe ve 203 belde belediyesini yönetme sorumluluğunu vermiştir. Bir başka ifadeyle milletimiz ülkemizdeki toplam bin 389 belediyenin 758'ini AK Parti'li kadrolara emanet etmiştir. Oranlamayı belediye sayısına göre yaptığımızda başarı çıtamızın yüzde 54,2 gibi çok daha yüksek bir noktaya çıktığını görüyoruz. Elbette her seçimde olduğu gibi bu seçimde de kaybettiğimiz ve kazandığımız yerler olmuştur. Mesela 2014 seçimleriyle kıyaslandığında 3 büyükşehir, 12 il, 161 ilçe, 89 belde belediyesini maalesef kaybetmiş bulunuyoruz. Buna karşılık 6 il, 125 ilçe, 89 belde belediyesini de kazandık. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da pek çok il ve ilçe belediyesinin yönetimini devraldık. 

19-04/27/20190427_2_36185244_43959252.jpg

Biz, İstanbul ve Ankara'da kaybetmedik, İstanbul ve Ankara'da tam tersine seçimi kazandık. 'Sayın Genel Başkan ne diyor' diyenleriniz çıkabilir. Çünkü bu süreç içinde bunları yaşadım. Arkadaşlar her şeyden önce kazanmak nedir, kaybetmek nedir bunun üzerinde ayrıca bir durmak gerekir. İstanbul'da 39 ilçenin 24'ünde AK Parti, birinde ittifak ortağımız MHP, 25 ilçeyi Cumhur İttifakı olarak almış bulunuyoruz. Kalan 14 ilçede de muhalefet ipi göğüslemiştir, 25'e 14. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'ndeki toplam 312 üyeden 176'sı AK Parti'ye, 4'ü MHP'ye, 132'si ise diğer partilere mensuptur. Ankara'da da durum farklı değildir. Başkentimizdeki 25 ilçe belediyesinden 19'unu AK Parti, 3'ünü MHP aldı, 22. Ne kaldı onlara? 3 tane. Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'ndeki 147 üyeden 88'i AK Parti'ye, 19'u MHP'ye, 40'ı diğer partilere mensuptur. İlçelerinde ve belediye meclislerinde ezici çoğunluk elde ettiğimiz her iki yerde büyükşehir belediye başkanlıklarını nasıl kaybettiğimizi elbette sorguluyoruz. Bu hususu enine boyuna araştıracak, tartışacak ve önümüzdeki seçimlere kadar gereken tedbirleri inşallah alacağız.

19-04/27/ana-manset-1556357286.jpg

"İSTANBUL'DA CİDDİ ŞAİBELER VAR"

Her konuda Anayasa Mahkemesi onlar için en  önemli müracaat kapısıdır. Hızlarını alamayıp milli iradenin şekillendiği zemin olan seçim sonuçlarını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) kadar götürmüşlerdir. Tabii CHP'nin bu hukuk tanımazlığı hem Anayasa Mahkememizde hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde karşılık bulamamıştır. Aynı CHP'nin, bugün Seçim Kanunu'muzda yeri olan itiraz yollarını kullandığımız için bizi hedef alması, pervasızca bize saldırması tam anlamıyla trajikomik bir durumdur. İstanbul'da verdiğimiz mücadele sayesinde 15 bine yakın oyu gasbedilmekten kurtarmamız dahi itirazlarımızın ne kadar haklı ne kadar yerinde olduğunu göstermiştir. Düşünün 30 bin fark diyorlardı, bu düşe düşe 13 bin küsüre kadar düştü.

Daha da düşecek. Şu anda son yaptığımız itirazlarla, son verilerle düşmeye devam ediyor. Burada çok ciddi bir örgütlü organizasyon söz konusu.. Elimizdeki belgeler bunu gösteriyor. Kamu yöneticiliği, bu vasfı taşıyanların memur sıfatıyla orada olması gerekirken, kamu yöneticisi olmadığı halde birçok bankalardaki adeta işçi statüsünde diyebileceğimiz kişilerin sandıklara memur gibi sokuşturulması yenilir yutulur, bugüne kadar uygulanmış bir şey değildir. İş Bankası, Şekerbank, Garanti Bankası, FİBA gibi bu bankaların yüzlerce, binlerce mensubu buralarda memur statüsüyle görev almıştır.

Biz zaten sizin bilginiz dahilindedir diye bir iddianın içinde değiliz ama sizin görevlilerinizi buralarda görev aldığını ifade ediyoruz. Sandığın itibarını zedelemeden, demokrasimize gölge düşürmeden, kurumlarımızı yıpratmadan, milli iradenin en doğru biçimde tecelli etmesi için partimize verilen oyların takibini elbette yapacağız.

19-04/27/ana-manset-1556359506.jpg

"İÇİMİZE SİNMESE DE YSK KARARINI KABUL EDECEĞİZ"

Şeriatın kestiği parmak acımaz' diyerek, içimize sinse de sinmese de Yüksek Seçim Kurulunun verdiği karara uyacağız. Ancak şimdi şöyle bir şey konuşuluyor; 'AK Parti aslında umudunu kesti'. Arkadaşlar, buradan şunu çok açık net söylüyorum; son ana kadar biz hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu bir normal yargı mücadelesi olmaktan aslında seçim hukukuna yönelik bir mücadeledir. Bunu da sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız. Zira öyle bir şey burada var ki milletimiz diyor ki; 'Bu İstanbul benim içime sinmedi, burada bir şaibe olduğu kesin ve bu şaibenin giderilmesi şart ki rahatlayalım.' Daha ilk andan itibaren belediye başkan vekillerinin odalarındaki kilitlerinin göbeğini sökecek kadar bir hırsı... Yav zaten kazandıysan buralara size teslim edilecek. Dur bakalım, daha Mecliste yapılacak olan seçimler var. Ne oldu? Mecliste seçimler yapıldı. Meclisteki seçimlerde İstanbul'da tüm belediye başkan vekilliklerini bizim arkadaşlarımız kazandı. Bunun yanında tüm komisyonları bizim arkadaşlarımız kazandı.

19-04/27/ana-manset-1556359530.jpg

DEMOKRASİ ATAMIŞLARIN DEĞİL SEÇİLMİŞLERİN REJİMİ

Şimdi önümüzde encümen var. Encümenin beş tanesi seçilmiş, beş tanesi atanmış artı bir de belediye başkanı... Bunu da ben, şahsen demokrasiye uygun bulmuyorum. Çünkü demokrasi seçilmişlerin egemen olduğu bir yerdir, atanmışların değil... Öyleyse buradaki dengesizliği gidererek, atanmışları seçilmişlerin üzerine egemen kılmanın bir anlamı yok. Demek ki şimdi yapılacak olan yerel seçimlerle ilgili bir düzenlemenin parlamentoda gözden geçirilişinde bunu bir defa ele almamız şart. Atanmış, seçilmiş... Encümende atılmışlar mı hakim olacak seçilmişler mi? Tabii ki seçilmişler... Bunun çalışmasının yapılması lazım. 'Efendim, geçmişte şöyleydi'... Geçmişte öyle diye ilanihaye böyle mi devam edecek? Yanlışın neresinden dönersek kardır anlayışıyla, bu yanlışı düzeltmemiz lazım.

"YENİ KADROLARLA GENİŞLEYİP GÜÇLENECEĞİZ"

Her şeyden önce milletimiz bize bu seçimlerde hedeflerinizden kopmayın, projelerinizi hayata geçirin mesajı vermiştir. Bu muhasebeyi yaparken asıl gündemimizden kopmayacağız. Önemli olan Türkiye'nin ekonomi ve güvenlik alanında kritik süreçten geçtiği dönemde sağlam durmamızdır. Milletimizin beklentilerine cevap vermek için önce bunu başarmalıyız. Değişim hayatın gerçeğidir. Her alanda ihtiyaç duyulan değişimleri gerçekleştireceğiz. Birileri istediği için değil, ihtiyacımız olduğu için yapacağız. Bizim hareketimizin mayasında ahde vefa vardır. Hiçbir emeği hiçbir birikimi heba etmeyeceğiz. Yeni değer ve kadrolara saflarımızı genişletip güçlendireceğiz.

Seçim dönemi ile icraat dönemi farklıdır. İcraat döneminde millete hizmet edilir. 'Kızgın demiri soğutalım' çağrımızla bu ince nokraya dikkat çektik. Biz önce büyüme, ihracat, yatırım diyen bir parti olduk. Milli meselelerde bir araya gelmenin önemini en iyi biz biliyoruz. Beka tehditlerini hep beraber göğüslememiz gerekiyor. Gün hep birlikte Türkiye olma günüdür. Gün 82 milyon olarak tıpkı bir duvarın tuğlaları gibi birbirimize kenetlenme günüdür. Cumhur İttifakı ortak paydanın lokomotifidir, en büyük temsilcisidir.

"CHP ZİHNİYETİ, SALDIRIYI ÇIĞIRINDAN ÇIKARDI"

CHP zihniyeti hep yaptığı gibi geçen hafta şehit cenazesinde yaşanan hadiseyi çığrından çıkarmaya çalıştı. İşi şehit yakınlarına, milletimize ve çalışma arkadaşlarımıza hakarete vardırdılar. Seçim sürecinde kendini PKK güdümünden kurtaramamış işbirliği yapmış atması gereken adımlara daha dikkat etmeleri gerekiyor. Bu şehit senin işbirliği yaptığın PKK'nın canavarlarının alçaklarının siyasi görüntüsü olan HDP ile işbirliği yapmışsın. Bunu söylemeyelim mi yutalım mı? Sen onlarla işbiliği içinde olacaksın sonra şehit cenazesine gideceksin. Sen onları hiç düşünmüyor musun? Acaba onlar nasıl karşılayacak. 

KILIÇDAROĞLU'NA SERT SÖZLER: SEN ORAYA İSTİSMARA GİTTİN

Sen siyasi istismar için oraya gidiyorsun, şehit cenazesi için değil. Bunların bazı hokkabazları çıkıyor hükümetten kimse orada yoktu diyor. Çubuk'ta Cumhur İttifakı'nın yüzde 72 gibi bir oyu var. Orada sen yoksun. Kalkıyorsun o köyü terörist ilan ediyorsun. Nasıl ifadeler kullandıklarının farkında değiller. Biz hiçkimsenin şiddete maruz kalmasını onaylamayız. Bay Kemal Hacı Bektaş'ta Bakanımız Bekir Bey'in senin gözlerinin önünde nasıl saldırıya uğradığını biliyoruz. Kalkıp da bir geçmiş olsun demedin. Bunlar da bizim kayıtlarımızda var.

CHP'nin Çubuk'ta yaşanan hadiseyi mecrasından saptırması yanlıştır. İstanbul'da zafer sarhoşluğu içerisinde Şişli'de bir kız yurduna saldıracak kadar gözü dönen CHP'lilerin Çubuk halkını terörist diye haftalamaya hakkı yoktur. O yurttaki kızlarımızın o geceyi nasıl geçirdiklerini biliyor musun? Buradan bir endişeye kapıldınız mı? Biz sizin cibiliyetinizi de biliriz. CHP bu davranışlarıyla eline güç geçmesi halinde masum insanlara neler yapabileceğini göstermiştir. CHP'li kabul edilebilecek belediyelerde işçi kıyımları başlamıştır. Kimse bizim belediyelerimizde işten atılmayacaktır diyordun, ne oldu?

KARAMOLLAOĞLU'NA ÜNİVERSİTE CEVABI: TABELASI VAR, BİNASI YOK

Bizi CHP'nin HDP'nin yaptıklarından ziyade 2002'ye kadar beraber yol yürüdüğümüz birinin söyledikleri, politikaları üzüyor. Seçimde aldıkları oy ne olursa olsun, görmezden gelemiyoruz. Ardahan'da üniversite kurmanın anlamı ne diyor? Hocası var, talebesi yok diyor.  Adama sormazlar mı tabelesı var, binası yok. Boğaz'a girdiğin zaman Büyük Çamlıca Camii'ni göreceksin. Bunlara oy verenler herhalde bu sözlerden ötürü hesaba çeker. Cahil insan gülün güzelliğini görmez dikenine takılır. Bay Temel öğretim üyesi öğrencisi yok diyorsun. Iğdır Üniversitesi 6 bin 500 öğrenci 278 öğretim elemanı ile faaliyetlerini sürdürüyor. Büyük Çamlıca Camii'ni küçümsemek hangi akılla izah edilir bilmiyorum. Mİlletimizin bu hezeyan sahiplerine hak ettikleri dersi vereceklerine inanıyorum.

"ERMENİ TEHCİRİ NE SOYKIRIM NE DE BÜYÜK FELAKETTİR"

Ermeni meselesinde Türkiye'nin utanacak bir geçmişi yoktur. Bir asır önce bu toprakalrda yaşananların mağduru varsa o da bizim milletimizdir. Balkan Savaşları sırasında ve sonrasında kadını ve çocuğuyla 2 milyon kardeşimizi kurban verdik. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da Rus ve Ermeni işgallerinde bu kadar vatandaşımız katledildi. Sözünü ettiğimiz kayıplar sivil kayıplardır. Ermeni tehciri bir hicrettir. Bir mecburiyet olarak uygulandığı için acılar yaşanmıştır.

Şayet Ermenilere karşı iddia edildiği gibi bir yola başvurmuş olsaydık bugün Avrupa'dan Amerika'ya, Kuzey Afrika'dan Kafkasya'ya kadar geniş bir alanda yaşayan milyonlarca Ermeni'den söz edilemezdi. Ama bunların konuşulacağı yer parlamento binaları değil arşivlerdir. Bunu yapacak olanlar da bilim insanlarıdır. Bizim arşivlerimiz Ermeni meselesi konusunda herkese açıktır. Davet ettik kimse gelmiyor, arşivlerde neler olduğunu bildikleri için.

Amaçları gerçekleri anlamak olan herkes bu arşivlere girebilir. Bunun dışında her mesajı reddediyoruz. Ermeni tehciri ne soykırım ne de büyük felakettir. Bu acı bir olaydan ibarettir. Fransa Cumhurbaşkanı önce bu işleri öğrenmeli. Bu işleri bilmiyor. Yanlış kılavuz seçtiği için yanlış konuşuyor. Ülkesinde 700 bin Ermeni var diye bu mesajı vermek seni kurtarmayacak. Siyasette dürüst olmazsan kaybedeceksin.

"ABD İLE S-400 KONUSUNDA GÖRÜŞ AYRILIĞI VAR"

ABD ile S-400 konusunda ciddi bir görüş ayrılığı halindeyiz. Kim ne derse desin bizim için asıl önemli olan ülkemizin istikbalidir. Suriye'deki terör bataklığını kurutmaya yönelik adımları atmayı ve derhal S400 ve benzeri güvenlik tahkimatlarını yapmayı sürdüreceğiz. Şu şöyle demiş bu böyle demiş hepsi bir kenara. Biz ne diyoruz o önemli.

"TÜRKİYE'Yİ BEĞENMİYORSANIZ BU İŞİ BİTİRELİM"

Avrupa Birliği için tüm kriterler yerine getirilmiştir. Bunun nedeni birliğin izlediği tutarsız politikalardır. Kendi ilkesizliklerinin üstünü kapamak için ülkemizi suçlama yoluna gidiyorlar. AB ile ilişkilerin geliştirilmesi veya sonlandırılması konusunda bir adım atılacaksa bunu yapacak olan Avrupalılardır. Türkiye'yi beğenmiyorsanız bu işi bitirelim. Havadan sudan bahaneler uyduruyorsunuz. Türkiye AB müzakereleriyle ilgili çok kan kaybetti. Biz verilen sözlerin yerine getirilmesini sabırla bekliyoruz.

Golan Tepeleri Suriye'nindir İsrail'in değil. 1947'den itibaren yaptığı işgallerle İsrail bir işgalci yapılanmadır. Bu işgalci yapılanma gücünü ABD'den alıyor. Bu güçle beraber işgal hareketini devam ettiriyor. Personelde şişirme kadrolaşma işine giden kaybeder. Böyle belediyecilik olmaz. Bunu yaptığınız zaman belediye olarak hangi yatırımı yapacaksınız? Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımızla yapacağımız çalışma neticesinde bunu bilimsel bir zemine oturtacağız. Fitne, fesat unsurları böyle güçlü bir yapıyı her zaman tahrik, tahrip etmek üzere yollarına devam edeceklerdir. Bunlar da hep içinizden, içimizden çıkan birileri olacaktır. Bunlara kapımıza dayandıkları zaman verilecek cevap 'Bizim işimiz var, lütfen yolunuza.' olmalı.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN