Her inleyen ölmez

Aziz Babuşcu, sadece eski İstanbul İl Başkanı ve şimdinin MKYK üyesi değil; aynı zamanda AK Parti'nin pasif hafızalarından.

Pasifize edilmiş bu hafıza, yeniden aktifleşir mi? Çünkü derin uykudan uyanma belirtileri veriyor.

Babuşcu'nun, Cumhurbaşkanlığı danışmanı Mehmet Uçum'a çıkışı, bana eski AK Parti'yi çağrıştırdı.

X'te şöyle çıkışıyor:

"Devlet farkında!

Devlet okudu!

Not edildi!

Kaydedildi!

Devlet haddini bildirir!

Bu anlayış bize uymaz, bizi temsil edemez.

Milletin Evi’nden millete parmak sallayamazsınız!

Sizin üslubunuz ile söyleyeyim, haddinizi aşıyorsunuz."

AK Parti, atanmışların siyasete müdahalesine eskiden bu tepkiyi verir, vesayet girişimlerine böyle had bildirirdi.

Antidemokratik müdahalelere karşı demokratik siyaseti eskiden nasıl savunduklarını, birden hatırlamaya başladılar.

AK Parti hafızasının, 31 Mart etkisiyle canlandığına yorulabilir.

Dün gibi daha, hatırlayın; sandık sonucuna, milli iradeye yan gözle bakan, karşısında AK Parti'yi bulurdu. Oysa artık AK Parti'ye yaslanabiliyor.

Babuşçu, unutulmaya yüz tutmuş hatıraları getirdi gözümüzün önüne. Nerede o eski günler, eski reflekslerin yerinde yeller esiyor.

Acaba bu kıpırdanmalar, işaret olabilir mi; AK Parti, millet nezdinde CHP'nin gerisine düşmenin şokuyla toparlanabilir mi?

Yani CHP'nin zaferiyle AK Parti'nin yenilgisi kalıcı mı, geçici mi; onu anlamak için soruluyor.

Kazandıklarına, sandıktan birinci çıktıklarına hâlâ inanmakta zorlananların sorusu aslında.

Millet, 1 Nisan şakası yapmış olabilir mi? Rüya gibi ama ya biter de uyanırsak tedirginliği var üstlerinde.

Muhalefet çevrelerini yoklayan korkuyu, kuşkuculuğu anlayabiliyorum.

Gerçek olamayacak kadar güzel şeyler başa geldiğinde, tadını çıkarmaktan çekinirsiniz.

Kursaklarında kalır mı? Ya zaferlerini çok büyütüyor ve Erdoğan'ı hafife alıp AK Parti'yi fazla küçümsüyorlarsa!

Abartmamak kaydıyla zararsız bir kaygı, güç sarhoşluğuyla aşırı sevindiriklikten ve ne oldum deliliğinden korur.

Ayrıca yersiz de değil. Terkib-i Bend şiirinde ne diyordu Ziya Paşa:

"Her derdin olur çaresi, her inleyen ölmez".

Allah herkese son gürlüğü versin; can çekişiyor sandığın, bir bakmışsın dirilip ayağa kalkmış!

Tabii Ziya Paşa, inleyenlere olduğu kadar yüze gülen şeylere karşı da uyarıyor, şöyle:

"Yaktı nice canlar o nezâketle tebessüm/ Şîrin (aslanın) dahi kastetmesi cana gülerektir".

Don Kişot, karşıdan yel değirmenleri görününce sevinçle ne söylüyordu yâverine: Dostum Sancho, talih yüzümüze çok mu gülüyor ne!

Başa kötü bir şey gelmesin, sevinç yarım kalmasın sonra, tedbirde yarar var, orası muhakkak. Fakat yel değirmeni de yel değirmenidir arkadaş, aslı neyse o, değişmez.

Söz meclisten dışarı, dolayısıyla Don Kişot'un payına düşen bir hikmet de Ziya Paşa'nın şu beytinde saklıdır:

"Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma/ Zerdûz palan ursan eşek yine eşektir".

Aslı bozuk olana üniforma da asâlet katamaz, altın palan dahi vursan neyse odur.

YORUMLAR (90)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
90 Yorum