Hekimbaşı gülleriyle süslü yalı ağır yaralı!

Hekimbaşı gülleriyle süslü yalı ağır yaralı!

Gemi çarpması sonucu büyük hasar alan ‘Kırmızı Yalı’, Boğaz’ın değiştirilmemiş en nadir yalılarından biri. 3 padişahın doktorluğunu yapan Hekimbaşı Salih Efendi’ye ait bu yalı bahçesiyle de çok ender. Salih Efendi’nin kendi aşıladığı bir gül türü olan ‘Hekimbaşı gülü’ne ev sahipliği yapan 200 yıllık yapı için tarihçi-yazar Saffet Emre Tonguç “Restore edilebilir ama orijinalliğini koruması o kadar zor ki, insanın içi acıyor” dedi.

İstanbul Boğazı’nda dümeni kilitlenen geminin, Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’na çarpması sonucu oluşan büyük hasarı dün İstanbul Teknik Üniversitesi’nden giden uzmanları inceledi. 200 yıllık yapı havadan görüntülenirken, ‘Kırmızı Yalı’ olarak ünlenen yalının geçmişini ve önemini tarihçi ve seyahat yazarı Saffet Emre Tonguç anlattı. Yalıya ismini veren Hekimbaşı Salih Efendi’nin, Osmanlı Devleti’nde açılan ilk tıp okulundan mezun, üç sultanın doktorluğunu yapmış çok önemli bir isim olduğunu ifade eden Tonguç “Bunların içinde 2. Mahmud ve 1. Abdülhamid de var. Salih Efendi, Sultan 1. Abdülmecid 1861 yılında tüberkülozdan öldüğünde saray başhekimiymiş” dedi. Yalının, 2005 yılında ‘Conde Nast Traveler’ dergisinde yer aldığını belirten Tonguç, şunları kaydetti: “Boğazın değiştirilmemiş çok nadir yalılarından birisidir. Boğazda 600 yalı var, bunların 366’sı tarihi nitelik taşıyor. Bunlardan çok azı, 3-5 tanesi hala aynı aileye ait. Bu aile de yalıya çok iyi bakan, onu yaşatabilmek için bahçesinde etkinlikler yapan bir aile. Hakimbaşı, aynı zamanda bahçeye de çok meraklı. Orada yetiştirdiği bir gül var mesela, kendi aşıladığı bir gül türü bu. Hatta ‘Hekimbaşı gülü’ diye anılıyor. Yalının zaten bir kısmı yoktu, restorandı. İçinde orijinal hamamı olan nadir yalılardan birisiydi. İçinde aynı zamanda Hekimbaşı’nın şahsi eşyaları vardı. Mesela hekimlik yaparken kullandığı aletler, gömleği falan vardı, diploması vardı. Klasik müzik konserleri organize ediliyordu yani kültürel ve sanat hayatına da katkıları olan bir yalıydı. O açıdan çok büyük bir kayıp. Tabii ki restore edilebilir ama orijinalliğini koruması o kadar zor ki, insanın içi acıyor.” Tonguç, Ethem Pertev ve Zarif Mustafa Paşa yalılarının da gemi kazalarında zarar gördüğünü hatırlatarak “Montrö Anlaşması’na göre Boğaz, uluslararası bir su yolu olarak kabul ediliyor. Boğazdan geçen gemilerin kılavuz kaptan alma mecburiyetleri yok. Anlaşmanın imzalandığı yıllarda gemiler bu kadar büyük değildi. Büyük gemilerin olması, kazaların en büyük sebeplerinden. Bu açıdan anlaşmanın revize edilmesi gerekiyor” diye konuştu.

KORKU FİLMİ GİBİYDİ NE OLDUĞUNU ANLAMADIK

Kaza sırasında yalıda olduğu da ortaya çıkan Hekimbaşı Salih Efendi’nin dördüncü kuşak torunu Zeynep Ertürer de “Korku filmi gibiydi. Kimse ne olduğunu anlamadı. Bir anda gemi, yalının üst katına çarptı. Sonrası bizim için de psikolojik olarak karanlık. Dün buradaydım, Allah’tan ailem yoktu. Etimizi, tırnağımıza katarak her şeyimizi buraya dökerek ayakta tutmaya uğraştığımız bir yapı burası. Dışı bir şekilde çözülür ama içinde korumaya çalıştığımız kıymetli birçok şeyi kaybetmiş durumdayız. Burası, kuşaklardır korumaya çalıştığımız birinci sınıf tarihi eser. Hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak” dedi.

'ŞU AN HİÇBİR ŞEY ÇALIŞMIYOR TAM YOL ÇARPACAĞIZ'

Kazanın, hemen öncesine ait telsiz konuşmaları da ortaya çıktı. Kıyı Emniyeti, kılavuz kaptan ve kurtarma gemisi arasındaki konuşmalar şöyle:

Kıyı Emniyeti: Demirleyebilirsiniz.

Kurtarma 3: Harun kaptan, tam yol geliyorum üzerinize.

Kılavuz Kaptan: Sancak demiri funda edeceğim, kaptan etmiyor. Bütün sorumluluk bende diyor.

Kıyı Emniyeti: Harun kaptan dümen dinliyor mu şu anda?

Kılavuz Kaptan: Dümen dinlemiyor. Sahile oldukça yaklaştık. Çarpacak gemi büyük bir ihtimalle. Sancak demiri iki kilit tutmaya çalışıyorum. Kıç sahile yaslasın diye.

Kıyı Emniyeti: Kurtarma 3, şu an tam yolda mısınız?

Kurtarma 3: Tam yolda ilerliyorum.

Kılavuz Kaptan: Makine tam yol verdi ama mümkün değil kurtaramayız. Sahile çarpacağız.

Kıyı Emniyeti: Harun kaptan dümen dinlemiyor anlaşıldı, demir atamıyor musunuz?

Kılavuz Kaptan: Kaptana iki kere söyledim atmadı. Şimdi sancak demiri atıyoruz.

Kıyı Emniyeti: Tamam bir an önce atın. Emergency dümen de mi çalışmıyor? Alamıyor musunuz dümeni sancağa?

Kılavuz Kaptan: Şu anda hiçbir şey çalışmıyor, tam yol yalıya doğru gidiyoruz. Çok sert bir şekilde çarpacağız.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN